Cilt Yaşlanmasını Hızlandıran Faktörler Nelerdir?

Adana’da hastalarına hizmet veren Uzman Dermatolog Hekim, Doktor Fatma Menteş, hem kadınların hem de erkeklerin korkulu rüyası cilt yaşlanmasına karşı alınabilecek önlemleri paylaştı. İşte cilt yaşlanmasına neden olan ve bu süreci hızlandıran faktörler…

Cildimizin yaşlanma sürecinde hem iç hem de dış faktörler etkili olabilmektedir. Genetik ve biyolojik süreçler yaşlanmamıza neden olan iç faktörlerdir. Bununla birlikte yaşam tarzımız, beslenme alışkanlıklarımız ve çevresel etkenler de yaşlanma sürecinde etkili olan dış faktörlerdir.

Yaşımız ilerledikçe doğal biyolojik süreçlerin bir neticesi olarak yaşlanmak, cildimizin elastin ve kolajen üretiminin azalmasından kaynaklanır.

Bu kayıpların ardından cildimiz elastikiyetini hızla kaybeder ve derin kırışıklıklar oluşmaya başlar. Genç bireylerde cildin kendini onarma ve yenileme hızı bir hayli yüksektir. Ancak yaş aldıkça bu hız azalmaya ve cildimizin kendini yenileme süreci yavaşlamaya başlar. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası dönemde, hormon seviyeleri bariz şekilde değişir. Bu değişimlerin cilt üzerinde bazı ciddi etkileri olmaktadır.

Östrojen hormonunun seviyesinin düşmesi, cildin nem kaybı yaşamasında ve cildin incelmesinde önemli rol oynar. Genetik aktarım da cildimizin yaşlanmasında etkili olmaktadır. Bu süreç her insan için aynı işlemez. Bazı kişiler uzun yıllar genç görünümünü korurken, bazı insanlar erken yaşlarda yaşlanma belirtileri ile karşı karşıya gelebilirler.

Dışsal yaşlanma durumunda ise kişinin yaşam tarzı, beslenme rutini, alışkanlıkları ve çevresel etkenler rol oynar.

Cildimizin yaşlanmasında en büyük etken güneşin UV ışınlarıdır. Bu ışınlar insan cildinin derin katmanlarına etki edebilirler. Bu da elastin liflerinin ve kolajenlerin hasar görmesine neden olur. Bu döngünün sonucunda cildimizde derin kırışıklıklar, ince çizgiler ve yaşlanma lekeleri meydana gelir.

Bununla birlikte güneş ışınlarına korunmasız şekilde maruz kalmak, cilt kanserine dair risk unsurunu da büyük oranda arttırır. Sigara ve tütün ürünlerinin kullanılması da yaşlanmamızı hızlandırmaktadır. Çünkü sigara dumanı, cildimizdeki kan akışını yavaşlatır. Cildimizin yeterli miktarda beslenmesini ve oksijen almasını engeller. Sigara dumanında bulunan toksin maddeler, cildimizin elastin ve kolajen üretimine de zarar verir.

Bununla birlikte beslenme alışkanlıklarımız da cilt sağlığımızın olumsuz yönde etkilenmesine yol açar. Antioksidanlar bakımından zengin besinlerden oluşan bir diyet, cildimize serbest radikallerle olan mücadelede güç katar. Yoğun şeker tüketimi de cildimizdeki kolajen liflerinin yapısını bozabilir.

Kronik stres unsuru vücudumuzun kortizol seviyesinin yükselmesine ve dolayısıyla inflamasyona sebep olabilmektedir. İnflamasyon durumu, cildin yapısal bütünlüğünü bozar. Bunun sonucunda ise yaşlanma belirtilerinin cildimizde kendisini göstermesi hızlanır. Hava kirliliğine maruz kalmak da cildimizin savunma sistemlerini zayıflatır ve erkenden yaşlanmamıza neden olur.

Alkollü içecekleri aşırı miktarda tüketmek de cildimizin nem dengesini bozar. Cilt kuruluğuna ve dolayısıyla kırışıklıklara neden olur. Karaciğerimizi de etkileyen alkol tüketimi detoksifikasyon sürecinin bozulmasına ve cilt sağlığımızın olumsuz etkilenmesine sebep olur.

Cilt sağlığı için en önemli gereksinimlerden biri de kaliteli uykudur. Yetersiz uyku, cilt hücrelerinin kendilerini onarmalarını ve yenilemelerini zorlaştırır. Yeterince uyku uyumayan kişilerde solgun bir cilt ve göz altı torbaları ortaya çıkar.

Cilt Yaşlanmasını Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Elbette ki cildimizin yaşlanmasını tümüyle durdurmak mümkün değildir. Ancak yine de bazı tedbirler ve yaşam tarzımızda yapacağımız doğru değişikliklerle bu süreci yavaşlatıp geciktirmek mümkündür.

Güneşin zararlı ışınlarına karşı cildimizi koruyabilmek için geniş spektrumlu güneş kremlerini her mevsim kullanmak, güneş gözlüğü ve şapka takmak alabileceğimiz önlemler arasındadır.

Antioksidanlar, mineral ve vitaminler bakımından zengin bir beslenme alışkanlığı benimsenebilir. Bu cildimizin iyi beslenmesini sağlar. Günde 7 ila 9 saatlik uyku uyumak cildimizin kendisini yenileme mekanizmasına katkı sağlar.

Cilt temizliğini ihmal etmemek, düzenli aralıklarla peeling uygulamak ve cildimizin nem dengesini sağlamak da yaşlanma sürecimizi yavaşlatacaktır. Kullandığımız yaşlanma karşıtı anti-aging ürünler de cildimizin gençliğini korumamıza yardımcı olur.

Yaşlanma Karşıtı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kimyasal peeling uygulamaları cildimizin üst tabakasının soyulmasını sağlar. Bu sayede gözeneklerimizin tıkanmasına neden olan ölü deri hücrelerinden arınmış oluruz. Taze cilt hücreleri için alan açmış oluruz. Kimyasal peeling sayesinde cilt dokusunda ve tonunda belirgin bir iyileşme sağlanır. İnce çizgiler ve pigmentasyon sorunları bir noktaya kadar azalır.

Lazerli tedaviler de cilt yüzeyinin yenilenmesini sağlamaktadır. Kolajen üretimi yeniden tetiklenir ve cilt tonunda iyileşme sağlanır. Kırışıklıklar, cilt lekeleri ve benzeri sorunlar lazer tedavileri ile iyileştirilebilir. Bu uygulamaların sonucunda kişi daha genç ve sıkı bir cilt görünümü kazanır.

Mikroiğneleme tedavisi cilt yüzeyinde kontrollü şekilde minik yaralar oluşturur. Bu da cildimizin doğal yenilenme ve iyileşme sürecinin tetiklenmesini sağlar. Kolajen ve elastin üretimi yeniden hızlanır. Cilt sıkılaşmaya başlar. Cilt dokusunda ve tonunda da belirgin bir iyileşme sağlanır.

Botoks tedavileri ise mimik kullanımına bağlı olarak gerçekleşen ince çizgi ve kırışıklıkları tedavi etmekte kullanılmaktadır. Mimik kaslarının botoks toksini ile bloke edilmesi kişinin kırışıklıklarının görünümünü azaltacaktır. Dolgu enjeksiyonu da yaşlanma sonucunda ciltte hacmini kaybeden bölgelere yeniden hacim kazandırır. Kırışıklıklar doldurulur ve genç bir görünüm sağlar. Bunun yanı sıra PRP tedavileri ile de yaşlanma karşıtı bir etki yaratılabilmektedir.

Tüm bu tedaviler kolajen üretimini tetikler ve cildin kendisini yenilemesini teşvik eder. Yaşlanma karşıtı tedaviler sayesinde cildiniz daha genç ve sağlıklı görünür. Gençleştirme tedavileri hakkında detaylı bilgi almak için tıklayabilirsiniz.

NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.