PRP (Platelet Rich Plasma) tedavisi, kişinin kendi kanından elde edilen trombosit açısından zengin plazmanın ilgili bölgelere enjekte edilmesiyle uygulanan doğal ve yenileyici bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, özellikle saç köklerinin güçlendirilmesinde, saç dökülmesinin azaltılmasında ve yeni saç oluşumunun desteklenmesinde yaygın olarak tercih edilmektedir. Trombositlerin içerdiği büyüme faktörleri, saç köklerini uyararak daha sağlıklı ve güçlü saç tellerinin oluşmasına katkı sağlar.
Aynı zamanda PRP, cilt gençleştirme uygulamalarında da etkili sonuçlar sunar. Cilt dokusunun yenilenmesini destekleyerek ince kırışıklıkların azalmasına, cilt tonunun dengelenmesine ve genel cilt elastikiyetinin artmasına yardımcı olur. Ayrıca akne izleri, cerrahi yaralar veya travmatik cilt hasarları gibi izlerin iyileşme sürecini hızlandırarak, cildin daha pürüzsüz ve sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlar. Doğal içerikli ve güvenilir bir yöntem olması nedeniyle PRP tedavisi, estetik ve dermatolojik alanlarda oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Yara izlerinin iyileşme sürecinde 3 dönem vardır. Bunları sıralamak gerekirse:
Bu üç aşamadan herhangi birinde yaşanacak bir sorun, yaranın iyileşme sürecine zarar verir ve yara kronik hale gelir. Bu da yara izlerinin ciltte kalmasına yol açar.
Yara izlerinin iyileşme sürecinin hızlandırılması için trombosit bakımından zengin plazma içeriğinin kullanılması 1985 yılından bu yana tercih edilmektedir. İlk olarak diş hekimliği alanında ve ortopedik cerrahide kullanılmaya başlayan bu yöntem sonrasında dermatolojinin de önemli uygulamalarından biri haline gelmiştir.
Düşük plazma hacminde, yoğun trombosit konsantrasyonu olarak tanımlayabileceğimiz PRP, normal kandan daha fazla miktarda trombosit kaynaklı büyüme faktörüne sahiptir. Hastanın kendi kanından elde edilen PRP, alerjik reaksiyon veya bulaşıcı hastalık riski taşımadığı için güvenli bir tedavidir.
Yaraların iyileşme sürecinin erken aşamasında, hasarlı bölgede meydana gelen pıhtı, vücudun savunma hücreleri için bir çeşit mıknatıs görevi üstlenir. Bu pıhtı kandaki trombositlerden meydana gelir.
Trombositler, yaraların iyileşme sürecinde aktif rol oynayan büyüme faktörleri de dahil olmak üzere çok sayıda protein içerir. Bu proteinler cilt hücrelerinin, kemik ve bağ dokusunun harekete geçmesini sağlarken, büyüme faktörleri de dokuların onarılmasında etkili olurlar.
Yani PRP tedavisi ile yaraların iyileşmesini sağlayacak bütün protein ve enzimleri aktif hale getirilmesi, yaranın üstünün, yeniden deri ile kaplanması mümkün hale gelir. Bununla birlikte kanlanmayı arttırır ve yeni damarların oluşmasını sağlar.
Steril ve muayene koşullar altında, uzman bir doktor tarafından uygulandığı taktirde PRP tedavisinin herhangi bir yan etkisi veya zarar yoktur.
Her tedavi gibi PRP uygulamasında da bazı hastalar hedef grupta yer almazlar. Hangi hastalara, hangi durumlarda PRP uygulanmayacağından söz etmemiz gerekirse;
PRP tedavisi uygulanan yaralarda iz kalma riski, tedavi uygulanmayan yaralarla kıyaslandığında çok daha azdır. PRP, yaranın iz bırakmadan iyileşmesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra, yaranın iyileşmesi tamamlandıktan sonra bölgedeki renk değişimi de minimum seviyede olur. Yaralı bölge, çevre cilt dokusu ile benzer renkte iyileşir.
Evet. PRP uygulanan yaralarda, yaradan kaynaklı hissedilen ağrılar belirgin biçimde azalır.
Adana, Mersin, Osmaniye, Gaziantep, Kayseri, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Nevşehir, Aksaray, Konya, Karaman, Diyarbakır, Mardin, Hatay, Niğde, Kahramanmaraş, Elazığ, Sivas, Yozgat, Batman, Muş, Kilis, Tunceli ve Erzincan gibi yakın illerde yaşayan hastalar, uzman, deneyimli ekibimiz ve teknolojik altyapımızla sunduğumuz Yara İzi İyileşmesinde PRP Tedavisi hizmetimizden yararlanmak istediklerinde randevu al formunu doldurarak, Adana'da bulunan muayenehanemizden bu hizmeti alabilirler.
NOT: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.